Google, siteleri dizine ekleme ve arama sonuçlarını sıralamadaki metotlarını sürekli olarak değiştiriyor. Bu değişikliklerin durmadan devam edeceğini söylemek şaşkınlıkla karşılanmayacaktır. Bu yazıda 7 adımda mobil öncelikli indekslemenin SEO’ya ve arama sonuçlarına nasıl etki ettiğini daha iyi anlamanızı sağlamaya çalışacağım.
Mobil Öncelikli İndeksleme Sonrası En Çok Karşılaşılan 2 Sorun
Yazı İçeriği
1. Mobil öncelikli bilgi ihtiyaçları değişiyor
Mobil öncelikli indeksleme için hangi içerik türünün en iyi olduğunu kesin olarak söylemek pek mümkün değil. Her arama sorgusu farklı şekilde yapılıyor ve Google’ın bunları sıralama yöntemi de değişkenlik gösterebiliyor.
Sorgu çeşitlerine örnek vermek, daha iyi bir ayrım yapmayı kolaylaştırabilir. İşte bazı sorgu çeşitleri:
- Uzun kuyruk anahtar kelime (long-tail queries) sorguları
- Bilgi almaya yönelik sorgular
- Yerel bölge sorguları
- Analize yönelik sorgular
- Araştırma odaklı sorgular
- “Nasıl yapılır?” sorguları
- Konuşma diliyle yapılan arama sorguları
- Kişisel arama sorguları
Kişisel arama ve konuşma diliyle yapılan arama sorguları
Kişisel arama ve konuşma diliyle yapılan arama sorguları, arama yöntemlerindeki evrimin en yeni ögesi olarak görülebilir. Bu yöntemler özellikle mobil arama sorgularında daha çok tercih ediliyorlar. Sıralamada üst sıralara tırmanmak için stratejinizi geliştirirken, insanların mobil cihazlardaki arama yöntemlerinin değişiklik gösterebildiğini de hesaba katmalısınız.
Kişisel arama
Google’ın kişisel aramalar sayfasına göre;
“ Geçtiğimiz iki yıl boyunca, “ben (I)”, “benim (my)”, “beni/bana (me)” gibi sözcükler içeren kişisel arama ve konuşma dili kullanarak yapılan aramaların miktarında bir artış gördük” .
- Mobil cihazlarda, “Benim için _________” şeklinde yapılan aramalarda son iki yılda görülen artış miktarı; %60.
- Mobil cihazlarda, “_______ yapmalı mıyım?” şeklinde yapılan aramalarda son iki yılda görülen artış miktarı; %80.
Google’a göre, kişisel aramalar üç kategoriye ayrılıyor:
- Sorun çözmek için olanlar
- İşleri halletmek için olanlar
- Çevreyi keşfetmek için yapılanlar
Konuşma diliyle yapılan arama
Dilin doğal şekliyle kullanılması ile yapılan arama sorgularından bu şekilde bahsedilir. Bu ise, kullanıcıların resmen cihazlarıyla konuşur gibi davrandıklarını ve karşılığında doğal cevaplar almayı beklediklerini gösteriyor. İçerik oluştururken gözardı edilmemesi gereken bir detay. Birçok yayıncı, mobil kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik değişikliklerin ardından trafiklerinde artış gözlemledi.
Google’ın konuşma diliyle yapılan aramalara yönelik sayfasına göre:
- Mobil aramalarda, “ ______ ihtiyacım var mı? (do I need _____?)” şeklinde yapılan aramaların hacmi %65 arttı.
- Mobil aramalarda, “_________ yapmalı mıyım? (should I _______?)” şeklindeki sorgulamaların miktarı %65 arttı.
- Mobil aramalarda, “_______ yapabilir miyim? (can I ______?)” şeklindeki aramalar ise %85 artış gösterdi.
Mobil arama trendleri, ilişkili arama trendlerini de yönlendiriyor
Yukarıda verilen türdeki sorgulamalardaki gibi, hem kişisel hem de konuşma dili ile yapılan sorgulamalar, trend olarak yükselişteler. Bu da, insanların neler aradığı ve nasıl arama yaptığı konusunda anlamlı değişikliklere sebep oluyor. İçerikler, bu değişikliklere adapte olacak şekilde düzenlenmeli. Her tür arama sorgusu, farklı türde web sayfaları tarafından yanıt bulabilir.
Mobil kullanıcıların ne şekilde sorgulamalar yapabileceklerini düşünmek, iyi bir başlangıç olabilir. Bir sonraki adım ise, hangi sorguların çözüme daha kolay ulaşabileceğini ve kullanıcıların çoğunluğu için hangi çözümün en iyi olabileceğini anlamaktan geçiyor. Sonrasında yapılması gereken ise, duruma en uygun cevap verebilecek içerikleri oluşturmaya veya halihazırda oluşturulmuş içerikleri düzenlemeye odaklanmak.
2. Çoğunluğu memnun etmeye odaklanın
Kullanıcıların çözmeye çalıştıkları sorunları teşhis etmek, birden fazla yanıt sağlayabilir. Arama sonuçlarında yer alan sayfalara bakarsanız, farklı konseptlerde sayfaların yer aldığı dikkatinizi çekecek. Bazıları inceleme siteleriyken, bazıları bilgi vermeye odaklı veya eğitimle alakalı olabilir. Bu farklılıklar, kullanıcıların çözmeye çalıştığı farklı sorunların olduğunu gösteriyor. Google’ın bu konudaki stratejisi ise, arama sonuçlarını, kullanıcılar arasında en popüler olan tercihlere göre belirlemek. Eğer nasıl sorgulamaların üst sıralarda yer aldığını anlamak istiyorsanız, yapmanız gereken tek şey, arama sonuçları sayfasının rehberlik etmesine izin vermek.
3. Kullanıcı amacı zamanla değişiyor
Her sorgulamanın ardındaki kullanıcı niyeti farklı olduğu için, her sorguya özel sonuç sayfası oluşturuluyor. Mobilde arama yaparken ise, arama algoritmasına yeni bir katman ekleniyor.
Google, insanların cihazların nasıl kullandıkları hakkında bir Think with Google yayınında, şu ifadelere yer verdi:
“ Cihazların mantar gibi yayılması, insanların etraflarında olan dünyayla olan etkileşim şekillerini de değiştirdi. Her zamankinden daha fazla temas noktası ile pazarlamacıların, insanların cihazlarını nasıl kullandıklarına dair tam anlayışa sahip olmaları kritik önem taşıyor. Bu sayede, kullanıcı ihtiyaçlarına yanıt vermeye hazır olabilirler.” .
Zaman, kullanıcı amaçlarındaki değişiklikte önemli bir etken. Sorgulamanın yoğun şekilde yapıldığı zaman aralığı, kullanıcının hangi cihazı kullandığına bağlı olabilir. Buradan, kullanıcının hız, bilgi, kolaylık açısından neye önem verdiğiyle ilgili çıkarımlar yapmak mümkün olur.
Google’ın yukarıda geçen yayınında ayrıca şu ifadelere de yer veriliyor:
“Mobil, sabah saatlerinde öne çıkıyor, ancak bilgisayarlar, çalışma günlerinde sabah 8:00 civarında, insanların çalışmaya başladıkları saatlerde daha baskın şekilde kendini gösteriyor. Akşama doğru, insanların işten çıkıp eve döndükleri saatlerde ise mobil, liderliği tekrar ele alıyor ve akşam saatlerinde iyice artış gösteriyor.” .
Dikkat edilmesi gereken nokta; belirli saat aralıklarında, web sayfanızın kullanıcıyla hangi cihazlarda en alakalı olabileceğini tespit edebilmek ve belirli saat aralıklarındaki en popüler sorgulara çözüm üretebiliyor olmak.
Google’ın mobil öncelikli indeksleme için Mart 2018’de yaptığı ilk duyurudaki ifadesine göre;
“ Bazen gösterdiğimiz sonuçlar, mobil cihaz dostu olmayabiliyor veya diğer sinyallerimizin, gösterilecek en alakalı içerik olarak belirlemesi durumunda, içerikler yavaş yüklenir hale gelebiliyor.” .
Peki, Google’ın baktığı sinyaller neler? Cihazın kendisi bile bir sinyal olabilir. Ayrıca, Google’a göre zaman da, cihaz kullanımı değişirken aynı anda kullanım amacı da değişeceği için, sinyal olarak kabul edilebiliyor.
4. Mobil öncelikli indekslemede alaka düzeyini tanımlama
Google’ın kullanıcı amacına odaklanması, “alakalı içerik” kalıbının anlamını her an, tamamıyla değiştirebiliyor. Özellikle, mobil öncelikli indeksleme yaparken. İnsanlar, farklı cihazları kullanırken farklı aramalar yapıyorlar. Yani, mobil indeksleme, tek başına sıralamayı değiştiren bir faktör değil.
Arama sorgularında kullanıcı amacı sürekli olarak değişiyor. Hatta bazen, Google’ın daha iyi anlamaya çalıştığı soruların cevabı olmaya yönelik şekilde bile gelişebiliyor. Bazı çekirdek algoritma güncellemeleri, bu değişimleri anlamayı kolaylaştırabiliyor.
Birçok SEO uzmanı, sürekli yoğun bir şekilde tıklama verilerine odaklanıyorlar. Ancak gözden kaçırdıkları bir şey var.
Tıklama oranı (CTR), arama motorlarında bulunan bir ölçüm aracı olmaktan daha fazlası.
Google, bir kullanıcının sorununu, kullanıcı tıklama bile yapmamışken bile nasıl anlayabiliyor? Burada, görüntüleme zamanına benzeyen bir metrik devreye giriyor. Google, mobil kullanıcıları daha doğru analiz edebilmek için, görüntüleme zamanı ve benzeri birçok metrik kullanıyor.
Google’ın, kullanıcıları memnun etmek için sahip olduğu anlayış sürekli olarak gelişiyor. Bu da, sıralamaların değişmesine etki ediyor. Bu sorgularda, kullanıcılar için en iyi tecrübeyi sağlamak için değişiklikler yapılması gerekiyor. Bu çözümlerin değişmesinin önemli bir yolu, belirli bir tür cihazı kimin kullandığının demografik özelliklerini anlamaktır. Peki, aynı soruyu farklı cihazlardan sormak ne fark yaratıyor? Cevaplardan biri, bazı spesifik sorguların yalnızca belirli yaş gruplarında ve belirli cihazlar üzerinden yapılıyor olması. Örnek vermek gerekirse; “sağlık” ve “güzellik” sorguları mobil cihazlarda dövme salonlarıyla ilişkili görülürken, masaüstü sorgulamalarında -tahminen daha yüksek yaş grubundan kullanıcılar tarafından yapılan aramalarda- yaşlanma karşıtı karşıtı kremler ilişkili görülebiliyor.
İçerik sayfanızda yeterince eş anlamlı kelime kullanıyor olup olmaması konusunda endişelenmek masumca bir düşünce. Alaka düzeyi, anahtar kelimelerin eş anlamlılarının kullanımı anlamına gelmiyor. Alaka düzeyi çoğu zaman, belirli yaş grupları tarafından, belirli cihazlarda, günün belirli saatlerinde yapılan sorgulara çözüm getirebilmek anlamında kullanılıyor. Bu konudaki etkinliğinizi arttırmak için sayfayı eş anlamlı kelimelerle doldurmanın faydası olmayacaktır.
Google, Arama Sonuçlarında Alaka Düzeyine Göre Farklı Tarihler Gösteriyor
5. Mobil öncelikli indeksleme, kullanıcı dostu olmakla ilgili değil
Mobil öncelikli indekslemenin önemli niteliklerinden biri; kullanıcının ihtiyacını karşılarken aynı zamanda bunu en kolay haliyle yapmasını sağlamaktır. Aşağıdaki sorular üzerine -mobil, masaüstü, ve tablet cihazlar için- düşünmek, daha iyi anlamayı sağlayabilir.
- Arama sorgusunun ardındaki kullanıcı amacı, kısa cevaplarla hızlı şekilde karşılanabiliyor mu?
- Sayfa, cevabın bulunmasını zorlaştırır durumda mı?
- Sayfa, farklı ürünler arasında karşılaştırma yapmaya izin veriyor mu?
6. Ziyaretçiler içeriğinizi anlıyorlar mı?
Google, kullanıcının içeriğinizi anlayıp anlayamadığını tespit edebiliyor. Geçirilen zaman verileri ve yararlılık ölçen oylamalar, bazı sorgulamalarda yeni bir veri katmanı oluşturarak, Google’ın sayfa-yararlılık ilişkisini anlamlandırmasını sağlıyor. Yeterince veri sağlanması durumunda, Google, kullanıcının neyi yararlı bulabileceğini tahmin edebiliyor. Bu tahminler, makine öğrenimi sayesinde gerçekleştiriliyor.
Google’ın, kullanıcı deneyimi için makine öğrenimi hakkında söyledikleri:
“Makine öğrenimi, numuneler ve otomatik olarak keşfedilen veriler arasındaki ilişkiler üzerinden tahminler yapmayı sağlayan bir bilim dalı.” .
Eğer anlaması zor bir konuda yazılmış içeriğin çözümü de kompleks bir şekilde açıklanmışsa, bu içerik en iyi cevap olarak değerlendirilebilir.
Microsoft’un makine öğrenimi araştırması
Arama motoru denince ilk akla gelen Google olmasına rağmen, Microsoft’un, makine öğrenimi üzerine yaptığı etkileyici bir çalışma var. Bu çalışma, içerikleri ilginç hale getirenin ne olduğu, ve kullanıcıları sürekli diğer sayfaları tıklamaya sevk eden sayfalara odaklanıyor. Kısa bir özeti aşağıda sizin için sunuyoruz.
“Biz, bir kullanıcının dosyasındaki çeşitli aralıklardaki alaka düzeyi seviyelerini daha iyi tahmin etmek amacıyla, “ilginçlik” modelleri oluşturuyoruz. Kullanıcıların sayfalar arası gezinme alışkanlıklarını gözlemleyerek, doğal yollarla ortaya çıkan ilgi sinyalleri elde ediyoruz. Bu veriler üzerinde ayrımcı bir öğrenme problemi olarak, ilginçliği tahmin etme problemini ortaya çıkardık.
Modellerimizi, Wikipedia arasındaki milyonlarca gerçek döküman arasında gerçekleşen işlemlerden elde ettiğimiz verilerle test ediyor ve eğitmeye devam ediyoruz. Hangi yayılma alanlarının kullanıcıları en çok ilgilendirdiğini tahmin etmek için, çeşitli taban çizgileri üzerinde önemli bir gelişme gösteriyoruz ve gizli anlamsal modelimizin değerini vurguluyoruz.” .
7. Google’ın algoritması değişmedi
Google’ın, kullanıcıların neler görmek istediğini belirleyen algoritmalarında bir değişiklik yok. Değişen; kullanıcıların yaşları, ne istedikleri ve istediklerine ulaşmaya yönelik arama yaparken hangi cihazları kullandıkları. Yani, Google algoritması aynı kalıyor.
Mobil öncelikli indeksleme, kullanıcıların nasıl değiştiğine mantıksal bir cevap olarak değerlendirilebilir. Gerçekte olan ise; internet yayıncılarının, kullanıcıların değişimlerine adapte olmaları gerektiği.