Yazı İçeriği
Önce Önceki İşler, Haksız Rekabet Nedir?
Uzunca bir yazı, önce sonlardaki çözüm önerilerini okuyup sonra buraya dönmek okuma yollarından birisi olabilir.
Diyelim ki siz bir iş yapmak istiyorsunuz, ekmeğinizin peşindesiniz. Rakibiniz ise yalan söyleyerek ve/veya tüketiciden bilgi gizleyerek ve/veya tüketicinin kafasını karıştırarak ve/veya pazardaki hakim konumunu kullanarak iş yapmanızı engelliyor. İşte bu haksız rekabet.
Google Türkiye’de arama motoru alanında piyasanın %96’sına hakim, neredeyse tamamı denebilir, yani koşullardan birisi var. (Kaynak)
Şimdi örneklerle inceleyelim.
İlk örneklerde bilgili ve tutkulu oldukları konularda içerik üretip ek gelir elde etmek isteyen insanları ve girişimcileri fark edeceksiniz. (İçerik üreticileri.)
Son örneklerdeyse milyarlarca dolarlık pazarlarda hayatta kalmaya çalışan şirketlerin ölüm kalım savaşlarına tanık olacaksınız. (Hizmet üreticileri.)
Hava Durumu Tahminiyle İlgili Güzel, Çalışan ve Yenilikçi Bir Fikrim Var, Bunu İnsanlara Ulaştırabilirsem Her Şey Güzel Olacak; Hatta Sel, Dolu vb. Felaketleri Haber Verme Sistemim Çok Başarılı
Hava durumu tahminiyle ilgili yenilikçi ve güzel bir fikriniz var. Tarımla ve balıkçılıkla ilgilenen kişilerin bu hizmet için para verebileceğini düşünüyorsunuz. Öte yandan fikrinizin hayata geçirilmesi için biraz paraya ihtiyacınız var. Aklınıza şu geliyor, şehirde yaşayan insanlar da sizin hava durumu tahminlerinizden faydalanabilir, eğer bir web sitesi kurar ve reklamlardan belli bir gelir elde edip sonra şirketinizi kurarsanız başarılı olabilirsiniz.
Aklınıza gelen iyi bir fikir, çünkü gerçekten de her gün hava durumuna bakan milyonlarca insan var. Öte yandan fikrinizi hayata geçirmeniz zor, çünkü aynı şey başka sebeplerle de olsa Google’ın da aklına gelmiş.
Yukarıdaki ekran görüntüsünde “istanbul hava durumu” aramasının sonucunu görüyorsunuz. Daha iyi bir hava durumu tahmini hizmeti de sunsanız insanlar sizin hizmetinizi altta kalacağı için fark etmeyecekler. Etseler bile aldığınız ziyaretçi sayısı az olacak.
Yani tam bu noktada Google size “iyi akşamlar kardeşim, güle güle!” diyor. “Ben arama motoruyum, ama bu işleri kendim hallediyorum.” diye de ekliyor.
Hababam Sınıfı Serisinin Tamamındaki Karakterlerin İsimlerini de Oyuncularını da Tek Tek Biliyorum, Böyle Küçük Küçük Başlasam, Benim Gibi Diğer Kişiler de Katılsa, Sonra Belki Bölgenin IMDb’si Bile Olabiliriz
Hayatınız sinema. Hangi film ne zaman çekildi, kim çekti, hangi oyuncular oynadı ezberden sayabiliyorsunuz. Binlerce film aklınızda. İnsanlar bu konuda size saygı duyuyorlar. Hatta kitap yazmanız için teklif bile aldınız. Her şey güzel görünüyor, aklınıza bunu bir web uygulamasına çevirmek geldi. Ülkemizde bu sektör hızlı şekilde gelişiyor. Amerika’da mesela IMDb var, bu konuda büyük bir veritabanı, siz de bir benzerini bölgesel olarak yapabilecek bilgi birikimine ve girişimcilik ruhuna sahipsiniz.
Tam bu noktada Google size yine “iyi akşamlar!” diyor, bununla da kalmıyor, “hatta bak cillop gibi bir şey daha yaptım, Android, Gmail vs. diğer tüm kullanıcılarıma filmi beğenip beğenmediklerini bile soruyorum, böylece en beğenilen filmleri bile oylamayla gösterebiliyorum.” diye de ekliyor. Dikkat ederseniz Youtube da arama sonuçlarında öne çıkarılmış. Youtube bir Google ürünü. Yani ya Google’ın doğrudan kendi ürünü ya da kendi seçtiği bir hizmet tamamen öne çıkarılmış durumda.
Bu arada ilk Hababam Sınıfı 1975’te değil 1974’te çekildi diyen farklı kaynaklar var, ancak Google’ın bu arama sonucu gösteriminden dolayı belki de birçok son kullanıcının bundan haberi olmayabilir.
İYİ DE GOOGLE’IN BU İŞTEN KARI NEDİR?
Napolyon ne demiş? “Para, para, para!”
Google’ın ana gelir kalemi reklamlar. İçerik üreticisi bir web sitesinde bir Google reklamı yayınladığında bu reklamın gelirinin önemli kısmı o içeriği üreten web sitesine gidiyor, geri kalanı da Google’a gidiyor. (Kaynak)
Eğer Google’da arama yapan bir kullanıcı içerik üreticisinin sitesine gitmezse ve Google’dan ayrılmazsa böylece içerik üreticilerinin reklamları hiç tıklanmayacağından Google içerik üreticilerine para ödemez veya içerik üreticisi Google reklamlarını yayınlamıyorsa rakip reklam ürünü hiç görüntülenmez.
Bazı yorumlara göre Wikipedia’nın Google’daki arama sonuçlarında öne çıkarılmasının nedenlerinden birisi reklamsız olması. Eğer bu doğruysa Wikipedia reklam yayınlarsa hatta Google’ın reklamlarını yayınlasa bile kendisine iyi akşamlar çekilebilir.
Google Adsense Gelir Paylaşımı Oranları
- Google reklamına arama sonuçlarından ayrılmadan tıklanırsa %100’ü Google’ın.
- Google reklamına içerik üreticisinin sitesinde/uygulamasında tıklanırsa %32’si Google’ın.
- Google reklamına Google’a ait Youtube gibi bir web sitesinde/uygulamada tıklanırsa çoğu Google’ın. Youtube neden her arama sonucunda öne çıkarılıyor sorusunun yanıtını Napolyon bize vermiş görünüyor, yine Google’ın Youtube’daki içerik üreticilerini sevme nedenlerinden birisi de bu gibi görünüyor.
Ben Aslında Tam Bir Kitap Kurduyum, Oradan Yürüyeyim En İyisi
Güzel bir bakış açısı, her girişimci ruhlu insan gibi pes etmiyor ve pazarda bir boşluk arıyorsunuz, eğer pazarda bir boşluk bulur bu boşluğu insanları mutlu edecek şekilde doldurabilirseniz başarıya ulaşabilirsiniz. Düşünce yapınızda en ufak bir sorun yok, öte yandan sizin düşündüğünüzü düşünen birisi daha var, evet bildiniz Google.
Google’ın size yine ne dediğini de biliyorsunuz, “iyi akşamlar kardeşim, kusura bakma!”.
Boş Zamanlarımda Sözlük Okurum, Kelimelerle Aram Çok İyidir, Acaba Sözlük Yapsam, Her Gün Milyonlarca Kişi Sözlük Kullanıyor, Ben de Buradan Yolumu Bulurum
Gerçekten de her gün milyonlarca kişi sözlük kullanıyor ve Google da bunun farkında. Bu yüzden uzun zamandır kendi sözlük hizmetini devreye aldı. Belki de bir yerlerde birisi bu alana yatırım yapacaktı, dünyada da Türkçe öğrenmek isteyenler için güzel bir Türkçe sözlük ortaya çıkacaktı, ama Google’ın hizmetiyle nasıl başa çıkacaksınız? Diyelim ki çıktınız, çok daha fazla çaba ve paraya ihtiyaç duyacaksınız.
Daha ortaya çıkmadan yaratıcı bir ürünün engellenmesinden bile söz edebiliriz veya şu andaki sözlüklerden birisi Google kendi sözlük ürününü öne çıkarmasa çok daha fazla ziyaretçi/gelir elde edecek, bu alana kendisi yatırım yapabilecek.
Google yine aynı şeyi yaptı, size iyi akşamlar çekti. Artık ben yazmaktan yoruldum.
Tamam, Madem Öyle Harika Yemek Yaparım, Çok da Güzel Yemek Tarifleri Biriktirdim, Hem Bunları Paylaşırım Hem Biraz Gelir Üretirim
Her şeyden önce bir kez çabanızı takdir ediyorum, gerçekten ediyorum, ancak öte yandan yukarıdaki sonuçlara bakın. Yemek tarifiyle ilgili sonuçlarda Google kendi hizmetini göstermiyor, HENÜZ diye ekleyeyim, ancak şunu yapıyor. Genellikle hoşuna giden bir web sitesinden tarifi doğrudan arama sonucuna yerleştiriyor. Böylece belki o içerik üreticiye tarifin tamamını görmek isteyenler gideceği için faydası dokunuyor, ancak diğer içerik üreticileri çok az tıklama alıyor.
Şu anda halinden mutlu olabilecek o girişimciye de şunu soralım, Google tüm yemek tarifi aramalarının %90’unun 100 tane yemek için olduğunu biliyor, yakında kendi yemek tarifi hizmetini yayınlarsa ne olacak, yapmaz der misiniz?
Şarkılar Beni Anlatırlar, O Kadar ki Uyurken Kulaklıkla Uyurum, Uyandığımda Hala Takılıdır, O Zaman Şarkı Sözleriyle İlgili Bir Şey Yapsam?
Derin bir iç çekebilirsiniz, elinizden geleni yapmak istiyorsunuz biliyorum, ancak karşınızda Google var ve sizin ne hissettiğiniz onun tarafından pek hissedilmiyor. Şarkıyı arıyorsunuz, hem kendi hizmeti olan Youtube’dan sayfayı kaplayan bir ön izleme koyuyor, hatta duruma göre doğrudan arama sonuçlarından ayrılmadan yani Google’dan çıkmadan bile izlemeye başlayabiliyorsunuz hem de şarkı sözlerini bir yandan okuyabiliyorsunuz.
Aramanızın sonuna “şarkı sözü” diye ekleme yaparsanız o zaman da hemen yandaki gibi gösteriyor.
Tabi ki şarkı sözleriyle yaratıcı, farklı içerik sunan bir içerik üretmeyi deneyebilirsiniz, ancak girişiminizin başında ihtiyacınız olan ziyaretçi gücünü bu arama sonuçlarından dolayı hiçbir zaman elde edemeyebilirsiniz.
Aslında Gezmek, Tozmak, Mekanlar Benim İşim, Yazım da Kuvvetlidir, İşleri İlerletsem Bir Restoran Rehberi Yapsam, Sonuçta Vedat Milor da Anasının Karnından Gurme Doğmadı
Evet, neden olmasın. Ancak burada da karşınıza Google’ın son zamanlarda en fazla önem verdiği hizmetlerden bir tanesi karşınıza çıkıyor.Google Benim İşletmem! Yukarıdaki ekran görüntüleri restoran aramalarından, ancak berber, market, kasap, doktor ne ararsanız arayın Google Benim İşletmem karşınıza çıkabiliyor.
Ücretsiz sunduğu hizmetlerin yanında işletmelere reklam satarak para kazanan Google’ın bu hizmeti yine yolunuza taş koymuş ve size iyi akşamlar çekmiş oldu.
Google’ın bu hizmetine gelecek bir güncellemeyle pek çok şeyin değişmesi olası, belki restoran aramalarında yakında “SİPARİŞ VERİN” diye bir buton gelecek.
Son kullanıcı olarak benim için daha iyi diye düşünebilirsin, ancak işin aslı öyle değil.
Nasıl ki tarladaki ürünün fiyatı araya ne kadar çok aracı girerse o kadar artıyorsa burada da aynı şey olacak. Restorandan çıkan yemek buradan sipariş verilerek size ulaştığı takdirde Google’ın da payı buna eklenecek. Yemek siparişi hizmeti veren şirketin komisyonuna bir de Google’ın komisyonu eklenecek. Sonraki örnekte bunun yapılmışını bulabilirsiniz.
Bu arada dikkat ettiyseniz hikaye hep aynı.
Google arama motoru pazarına hakim, kullanıcı bir arama yapıyor, Google kendi ürününü diğer arama sonuçları gibi göstermek yerine çok daha öne çıkmış şekilde gösteriyor.
Artık bir girişimci olarak Google’ın size ne dediğini biliyorsunuz, hayır tekrarlamayacağım.
Şimdi Milyarlarca Dolarlık Bir Pazara Geldik, Tatile Çıkıyoruz ve Rezervasyon Yapmak İstiyoruz, Peki Biz Güzel Bir Tatil Geçirmek İsterken Arka Tarafta Neler Oluyor?
Biraz önce yukarıdaki restoran aramasında olası bir durumdan söz etmiştik, eğer olur da Google orada “SİPARİŞ VERİN” diye bir özellik koyarsa ne olur diye fikir yürütmüştük. İşte otel rezervasyonunda bu çoktan hayata geçirilmiş durumda. Biz tatile çıkmak isteyen ve güzel bir tatil geçirmek isteyen insanlar Google’da arama yaptığında ve sonrasında “ODA AYIRTIN” dediğinde birçok tatil şirketiyle/komisyoncuyla karşılaşıyoruz. Komisyonculuk kötü bir şey değil, aslında bizim için aynı anda birçok fiyatı görebilmemiz için gayetiyi bir şey, ancak sorun şurada, komisyoncu sayısı arttıkça bizden çıkacak para miktarı da artıyor.
Google otel fiyatlarını listelerken komisyoncu gibi çalışıyor denebilir, bunu listelenme/reklam ücreti altında yapıyor. Bu yüzden nasıl patatesin fiyatı tarladan evinize gelene kadar komisyoncu arttıkça artıyorsa burada da aynı şey oluyor.
Şuna da dikkat etmeliyiz, Google aradığımız otelle ilgili her fiyatı da göstermiyor, kendisiyle reklam anlaşması olan komisyoncuların (otel arama/rezervasyon şirketlerinin) fiyatlarını gösteriyor. Doğal olarak bu şirketler de fiyatları bize yansıtıyorlar. Yani orada bir yerde daha iyi bir fiyat olabilir, biz bunu kaçırmış olabiliriz. Bir sonraki örnekte de bunun yapılmışını görebilirsiniz.
Devam edelim bakalım, burada Google sanki bize, yani son kullanıcılara da iyi akşamlar demiş gibi oldu, hadi bakalım, devam edelim.
Almak İçin Uzun Araştırmalar Sonucunda Alacağınız Telefonu Seçtiniz, Şimdi En İyi Fiyatla En ve İyi Koşullarda Yeni Telefonunuzu Satın Alacağınız Yeri Arıyorsunuz
Burada hiç dallandırıp bulandırmadan anlatacağım, çünkü örnek çok açık. İstediğiniz ürünle ilgili arama yaptınız, Google size en üstte 2-3 sonuç gösterdi, sonra tüm fiyatları karşılaştırabileceğiniz kendi alıveriş ürününe yönlendirdi. Google’ın alışveriş fiyatlarını da karşılaştırabileceğiniz, çeşitli koşullarda sıralama yapabileceğiniz bu ürününde ucuzdan pahalıya göre sıralama yaptınız ve Google’ın un en ucuz olarak gösterdiği satıcıdan ürünü satın aldınız.
Aradan bir süre geçti, farkettiniz ki aslında satın aldığınız telefonu 200 TL daha ucuza alabiliyormuşsunuz.
Şimdi 200 TL’nin kimin cebinden çıktığını biliyoruz, ama kimin cebine girdiğini tam olarak bilmiyoruz denebilir. İlk başta düşündüğünüz gibi bu bizden fazladan çıkan para doğrudan satıcının cebine girmedi. Bir kısmı Google’ın cebine girdi, çünkü Google bu ürününde kendisiyle reklam anlaşması yapan firmaların ürünlerini öne çıkarıyor.
Alışverişle ilgili aramalarda ön planda çıkan bu Google alışveriş ürününde yer almanın yolu reklam vermek. Bir yerde ürün satıcılarının çaresiz kalması söz konusu.
Arama sonuçlarında çok daha gözden uzaktan ürün satıcısının kendi e-ticaret sitesi veya fiyat karşılaştırma siteleri olabiliyor. Fiyat karşılaştırma siteleri kendi aralarında rekabet ediyorlar, bu yüzden daha fazla sayıda ürün satıcısı daha uygun fiyatlarda burada yer alabiliyor.
Yine aynı hikaye, arama motoru alanında çok güçlü olan Google bunu kullanarak başka bir ürününü pazarladı.
Hepsi Bu Kadar mı?
Keşke hepsi bu kadar olsaydı, ancak aşağıdaki başlıklarla sınırlı olmamak üzere daha birçok konuda Google’ın kendi ürünlerini öne çıkardığından söz edebiliriz. tabi ki burada haksız rekabet olup olmadığı hukukçular tarafından karar verilebilecek bir konu, burada sadece gözlem anlamında bir liste var.
Android: Burada hemen her şey Google’ın kendi ürünlerini destekleyecek biçimde önceden kurulmuş halde geliyor. Türkiye’de mobil işletim sistemi pazarının %82’si Android’e ait. Burada da piyasaya hakim bir konum söz konusu. (Kaynak)
Gmail: Google hesabı kullanmaya başladığınızda neredeyse zorunlu olarak bunu da kullanmaya başlıyorsunuz. Android bir telefonunuz varsa da neredeyse zorunlu gibi bir şey. Son yıllarda hiç iyi bir e-posta hizmeti çıkmıyor. Neden acaba?
Google Reklamlar: Aslında Google yaptığı her şeyi burası için yapıyor. Bİr içerik üreticisinin hazırladığı bir web sitesi yerine Google’da zaman geçirdiğinizde kendi hizmetleri içinde daha çok reklam alabilir ve daha çok para kazanabilir. Her şey bu kadar net ve basit. Bunun dışında birçok arama sonucu neredeyse reklamlardan oluştuğu için şirketler zorunlu olarak bu hizmeti satın almak zorunda kalıyorlar. Burada denge reklamlar lehine sürekli olarak bozuluyor.
Google Adsense: Türkiye’de içerik üreticisiyseniz yolunuz buradan geçmiştir. Google Adsense reklam kodlarını sitenize ekliyorsunuz ve ziyaretçi sayısınız ve reklam tıklamalarınız arttıkça daha çok kazanıyorsunuz. Google Adsense Türkiye’de özellikle belki de piyasanın tamamına hakim durumda. Burada garip bir durum da var, Google kendi içerik ürünlerini öne çıkardıkça aslında içerik üreticileri gelir kaybediyorlar. Ancak Google’ın arama motoru pazarına hakim olması işleri karıştırıyor. İçerik üreticileri çaresiz kalıyor, birçok içerik üreticisi çareyi Youtube’a kapak atmakta bulabiliyor, videolar maddesinde nedenini okuyabilirsiniz. Google Adsense gelir paylaşım oranlarına bakabilirsiniz.
Görseller: Google’da görsel aramalarında telifle ilgili çeşitli uyarılar olmakla birlikte aslında Google başka içerik ürtecilerinin ürettiği içeriği kullanarak bir hizmet sunuyor. Getirdiği yeni özelliklerle görsel için içerik üreticisinin sitesine gitmenize de gerek kalmıyor. Yani, yine Google sizden vazgeçemedi, sizin başka bir yere gitmenizi istemiyor. Nedeni tabi ki sadece duygusal.
Videolar: Şarkı, sinema, dizi, yemek tarifi, nasıl yapılır vb. birçok aramada Youtube öne çıkarılıyor. Youtube’un öne çıkarılma nedenlerinden birisi hem Google’ın kendi ürünü olmasi hem de buradan yayıncıların reklam gelirlerinden elde ettiği gelir oranı olasılıkla diğer içerik üreticilerine göre daha az.
Spor: Süper lig puan durunumu öğrenmek isteseniz de bir takım veya oyuncu hakkında bilgi almak isteseniz de Google kendi hizmetini veya kendi seçtiği bir hizmeti öne çıkarıyor. Burada spor alanında içerik üreten bir içerik üretecisiyseniz işiniz gerçekten çok zor. Bu yazıyı yazarken mesela “süper lig puan durumu tff” yazıp, özellikle TFF’nin sayfasına ulaşmak isteseniz bile Google kendi hizmetini öne çıkarıyor. Aynı durum bu konuda içerik üreten diğer yayıncıların da başına geliyor.
Yol Tarifi ve Harita Hizmetleri: Arama sorgularına doğrudan cevap veriyor ve Google Haritalar ürününü öne çıkarıyor. Rakip hiz hizmetseniz gözden kaçan yerlerde kalıyorsunuz.
Gıda ve Besin Değerleri: Beslenme konusunda paylaşacak çok bilginiz mi var, Google yine iyi akşamlar çekiyor. Ciddi bir trafik ve gelir elde edebileceğiniz kalori, besin değeri gibi aramaları kendi ürünüyle cevaplıyor.
Yeter artık, ben yazmaktan yoruldum.
Tüm Google Ürünleri Listesi
https://www.google.com/about/products/
Çözüm Önerileri ve Son Değerlendirme
ÇÖZÜM ÖNERİSİ 1
Google arama yaparken iki seçenek sunabilir. Birinci seçenek “Google’da Ara” ikinci seçenek “Tüm İnternette Ara” olabilir. Böylece isteyen kullanıcı Google’ın kendi ürün ve hizmetlerinden doğrudan yararlanabilir isteyen kullanıcı tüm internet sonuçlarına bakar. Son kullanıcılar için de çok kolay bir çözüm olur. Google’da arayı sanki Google Asistan’a sor gibi düşünebilirsiniz. (Yukarıdaki ekran görüntüsünde soldaki seçenek.)
ÇÖZÜM ÖNERİSİ 2
Google arama sonuçlarını listelerken kendi ürünlerini de diğer ürünler gibi doğal bir arama sonucu olarak listeler. Kendi ürünü de rakip ürünlerle eşit şartlarda yer almış olur. Kullanıcı istediği sonuca bakar. Yukarıdaki ekran görüntüsünde bir yerel işletme araması görüyorsunuz. Google Benim İşletmem sonucu diğer arama sonuçları gibi listeleniyor. (Yukarıdaki ekran görüntüsünde sağdaki seçenek.)
ÇÖZÜM ÖNERİSİ 3
Google’un kendi ürünlerini öne çıkardığı arama sonuçları varsayılan olarak kapalı olur. Kullanıcıya arama sonuçlarında yukarıda gösterilecek ürün hakkında seçimi sorulur, yani diyelim ki sözlük, hava durumu, alışveriş vs. bir aramada Google ürününden yararlanmak istiyorsa bunu kendisi seçer. Burada her ürün için tek tek sorulması gerekir, yoksa yine haksız rekabet devam etmiş olur.
ÇÖZÜM ÖNERİSİ 4
90’ların sonunda Microsoft işletim sistemi alanında tıpkı Google’un şimdi arama motoru alanında olduğu gibi hakim konumdaydı, bunu kendi ürünlerini öne çıkarmak için kullanıyordu. Amerika’da bu durumun haksız rekabet yarattığına karar verildi ve Microsoft engellendi. Hatta Microsoft bu konularda uğraşırken ve parçalara ayrılırken Google’un yükselmek için alan bulduğunu söyleyebiliriz.
Aynı şey Google’a da yapılabilir. Dediğim gibi zamanında Amerika Microsoft’u engellemeseydi olasılıkla Google gibi başarılı bir şirket ortaya çıkmayacaktı. Sadece arama motoru olarak düşünmeyelim, Google’un 70’den fazla ürün ve hizmeti var.
Tüm Google Ürünleri Listesi
https://www.google.com/about/products/
ÇÖZÜM ÖNERİSİ 5
Ticaret mahkemelerinde dava açabilirsiniz ve aynı anda Rekabet Kurumu’na da şikayet edebilirsiniz.
Google’un arama motoru alanındaki hakim konumunu kullanarak kendi hizmetini öne çıkarmasından olumsuz etkilendiğinizi düşünüyorsanız dava açabilirsiniz, bunu yapıp Rekabet Kurumu’na da şikayet edebilirsiniz. Böylece Türk adaletinin ağır da olsa işleyen çarkları çalışmaya başlayacaktır.
Şu anda Rekabet Kurumu’nun Google Türkiye hakkında yürüttüğü bir soruşturma var. Buradan çıkabilecek para cezası da çok önemli kararın kendisi de çok önemli, çünkü çıkacak karara Google uymak zorunda. Bu arada bu büyüklükte bir şirkete verilecek ceza milyar seviyesinde olmalı, öteki türlü cezayı ödeyip itiraz edip veya ödemeden itiraz edip uzun yıllar sürecek bir hukuk mücadelesine giriyorlar. Teknoloji dünyasında 1 yıl belki de geleneksel iş dünyasında 10 yıl demek. Bu sırada zaten olan oluyor.
Dikkat ederseniz şimdi Çin mesela dünyanın en büyük e-ticaret ve internet girişimlerine sahip olurken kendi ülkesinde Google’ın veya diğerlerinin tekel olmasına en baştan yolu kapatarak izin vermedi. Çin tabi tam doğru örnek değil, ama bir şeyi ispatlıyor. Türkiye’ye dönecek olursak kim “Google ve yerli şirketlerimiz arasında eşit bir rekabet var!” diyebilir? Bu yüzden Rekabet Kurumu’nun burada çok önemli bir görevi var.
Bilgi vermek gerekirse Rekabet Kurumu’nda devam eden araştırma reklamlar ve alışveriş aramalarıyla ilgili bir konu gibi görünüyor, yani içerik üreticiyseniz bu konu tam olarak sizle ilgili değil. Kendi davanızı kendiniz açmalı kendi şikayetinizi kendiniz yapmalısınız.
Yakınlarda Avrupa Birliği Google’a alışveriş hizmeti ve Android işletim sistemindeki uygulamaları nedeniyle birkaç milyar dolarlık cezalar verdi. Ancak dediğim gibi kararlar daha önemli, çünkü ceza bir seferlik, ancak karar artık bu haksız rekabeti yapamazsın diyor.
Eminim daha birçok örnek vardır, bilenler yazıya yorum olarak ekleyebilirler.
Benim tahminim kısa bir süre içinde Amerika’da Google’a karşı tekel soruşturması başlatılacağı şeklinde. Amerika, Avrupa Birliği’nden farklı bir rekabet hukukuna sahip ve orada tekele dönüşen şirketler hiç sevilmiyor.
Tekeller doğaları itibariyle girişimcilik ruhuna aykırı yapılar. Google’ın burada önemli farkı hizmetlerini bedava veriyor gibi görünüp ürün fiyatlarını reklamlar üzerinden oluşturması. Öte yandan tekrar hatırlatmakta fayda var, Amerika zamanında Microsoft’u parçalamasaydı belki de şimdi Google ve birçok farklı şirket ortada olmayacaktı. Çok seslilik ve yeni girişimcilere fırsat tanımak zenginlik katar.
İtirazlara Cevaplar
İsteyen İstediği Arama Motorunu Kullanır
Türkiye’deki mobilde her 100 kişiden 82’si gibi Androidli bir akıllı telefon kullanıyorsanız zaten pek bir seçiminiz yok gibi, her şey önceden Google tarafından ayarlanmış. iOS’lu bir akıllı telefon kullanan 17 kişiyseniz de durum aynı, orası da Google tarafından 9 milyar USD’ye Apple’dan satın alınmış durumda. Yani mobilde akıllı telefon kullanan her 100 kişiden 99’u Google arama motorunu kullanmak zorunda kalıyor veya kendine bu konu hiç soruılmadan her şey ayarlanmış oluyor, şaka gibi ama pazarın %99’u sizi kullanmak zorunda işte. Tüketicilerin başka bir arama motoru olabileceği akıllarına bile gelmiyor. Basit ama güzel tezgah. (Kaynak, Kaynak)
Bir de şuna dikkat edin. Google başkangıçta sadece arama motoruydu, içerik üretmiyordu. Daha sonra ya doğrudan diğer içerik sitelerinden bilgi çekti veya kendisi de içerik üretmeye başladı. En son aşamadaysa arama motoru pazarındaki hakim gücünü kullanarak kendi ürününlerini öne çıkarmaya başladı. Tamam, girişimci kişi çalışır, daha iyisini yapar da kimin haberi olacak, nasıl haberi olacak bu iyi işten?
Bana Bir Şey Olmaz, SEO Felan Biliyorum
Şaşırtıcı denecek kadar naif bir yorum, ama bunu duydum. Şöyle cevap vereyim, Google’ın arama sonuçlarında öne çıkardığı her ürün SEO’nun biraz daha ölmesi anlamına geliyor. Google’ın arama sonuçlarında çıkardığı kendi ürününe karşı SEO ne yapsın. Google kendi tavsiye ettiği kurallara uymadığı zaman nasıl rekabet edeceksiniz?
Kapanış
Google’ın pazardaki baskınlığını gözünüzde canlandırabilmek için şöyle düşünün, sokağa çıktınız ve karşılaştığınız her 100 kişiseden 96’sı aynı kıyafetleri giymiş. Saçma geliyor di mi?
Amerika serbest ticaret fikrinin kalbi olduğu halde tekellere karşı en iyi düzene sahip. Tekellere karşı davaların birçok bilinen örneği var; AT&T, Kodak, Standard Oil, LG, Microsoft… Bunlar kadar bilinmeyen binlerce dava daha var… O yüzden “ama serbest rekabet, adamlar yapmış abi” demeyelim, gülerler.
Google tekel oldu mu?
Issız acun kaldı mı?
Felek öcün aldı mı?
Şimdi yürek yırtılur!
– çoğunu kendi yazdığı içeriklerden oluşan hatta oturup kendinin yazdığına şahit olduğum şarkının sözü ve nota vb sitesini kapatıp esas mesleğine dönen arkadaşım var ki bu site global bir siteydi, gerçekten büyüktü.
– bir başka arkadaşımın yıllardır geliştirdiği (kazandığı parayla vergi ödeyip eve ekmek götürdüğü) hatta elle tek tek binlerce içeriğe resim video eklediğim, hatta yabancı dil öğrettiği sözlük sitesi ve yemek tarifi sitesi bir iki yıldır neredeyse hiç hit almıyor, küstü bıraktı, memur oldu, maaşlı işi var. katma değeri geçtim hiçbir değer üretmiyor.
hatırı sayılır ziyaretçisi olan, bilmemkaç yıllık ve ilklerden olan yemek tarifi sitemin içeriğinin zaten yarısı kopya sayıldığı için hiç şikayet etmeden uzatmadan pas geçiyorum, yıllardır geliştirmiyorum, bıraktım, atıl halde.
internet kullanıcı sayısı katlana katlana büyüdüğü halde 2007den beri içeriğiyle yönetimiyle gelişimiyle çocuğum gibi uğraştığım rehber sitemin ziyaretçi oranı gün be gün düşüyor, ne gelir kaldı ne heves ki google places ilk çıktığında ilk içeriğini benim ve benimki gibi sitelerden almıştı…sonra kendi veritabanları oldu, güncellemeler, talep ve bana göndereceği – benim kuruma göndermem gereken hiti doğrudan kuruma göndermesi benim siteyi komple bitirdi, rakiplerin alexa ranklarına baktım. hepsi bitmiş.
sektör halen yeni sayıldığı halde bu işlerden içerik üretilerek dahi para kazanılmıyorsa bir an önce daha güvenilir – garantisi olan işlere yönelmek gerekir. üretmek biter.
Ticaret mahkemelerinde dava açabilir ve/veya Rekabet Kurumu’na şikayet edebilirsiniz.
Google hastalıklı bir kanser hücresi gibi sürekli çoğalıyor, tüm internete yayılıyor. Haber sitelerinin, tık tuzağı yazıların, Google’dan tık almak için okuyanlari geri zekalı yerine koyan haber sitelerindeki haberlerin asıl sebebi.
google@da calisan arkadaslarim var, amerika’dayim, ssg gibi microsoft tayfasiyim. google’u algoritmalar, yapay zeka, muhendisler calistiriyor sanin, halbuki google’da binlerce editor calisiyor, search sonuclarinda dogrudan snippetlar, iyilestirmeler yapiyorlar. hintli ceo’nun yonettigi sirket ucuz is gucu calistirir.
kendileri de tekeller biliyorlar, lobi faaliyetleri, oyalama stratejileri zaman geciriyorlar
google’da yazilimci ol, berber yorumu, yemek tarifi, urun alisveris sayfasi kodla! elon musk’la calisan yazilimcilar bu sırada Mars’a gidecek roketi gelistirsinler.
Güzel makale olmuş ama birşey dikkatimi çekti: Neden örnek verirken, son zamanlarda ülke gündemine oturan “meyve sebze” komisyonculuğunu kullanıyorsunuz sürekli? Bu konuda kamuoyunda çok ciddi bir yanılgı olduğunu biliyor musunuz?
Bir çiftçi olarak size “meyve sebze tedarik zincirini kısaca özetleyeyim, bakalım daha kısa bir yoldan bu besinlere ulaşabilecek miyiz? Ben size en uzun zinciri anlatacağım. Şehir şehir farketmekle beraber doğrudan tüketiciye ulaşanlar da var, zincirin kısaldığı durumlar da var.
EN UZUN ZİNCİR > Çiftçi – Çıkış Hali – Varış Hali – Market&Manav&Pazarcı – Tüketici
Yaş meyve sebzeden bahsediyoruz. Bu zincirden hangisini alabiliriz? Çiftçi tek hasatta aynı ürettiği 10 ton domates+250 kg çilek+500 adet marul vb. vb. kendi imkanları ile nasıl pazarlayacak? Keşke pazarlayabilse… Mecburen ilgili HAL müdürlüğüne ulaştırmak zorunda. HAL can damarıdır. Birçok ürünlerin çürüyüp dereye dökülmesini önler.
Peki bu YEREL HALDE biriken meyve sebzeyi Ankara’ya, İstanbul’a Edirne’ye, Kars’a kim ulaştıracak? Van’daki bir market ihtiyacı olan 200 kg domates için Antalya’ya mı gidecek?
YEREL HALİ aradan çıkaramayız.
Peki 30 ton çilek yükleyen bir tır İSTANBUL’A geldi. Marketleri, manavları, pazarları tek tek dolaşıp dağıtımı kendi mi yapacak? Bu mümkün mü? Mecburen bir toplanma alanına indirecek. Mecburen orada önceden ayarlanmış müşterilere veya o anda ürün almak için HALE gelmiş esnafa dağıtılacak.
VARIŞ BÖLGESİNDEKİ HALİ de aradan çıkaramayız.
Peki tüm bunları işçiliğini kim yapacak? İşte “Terörist Komisyoncular” dediğimiz insanlar ve onların işçileri. Binlerce kasa, yüzlerce kamyon, tır, 24 saat hiç uyumayan HAL, rezillik, kepazelik diz boyu olan çalışma şartlarında evlerine ekmek götürmekle uğraşan insanlar…
Peki HAL bir ürünü çiftçiden 1 liraya alıp kendi 3 liraya satar mı? ASLA YAPAMAZ. Çünkü HAL birşeylerin satın alındığı yer değildir. Hal market gibi değildir. HAL çiftçinin ürününü tüccara pazarlamaya çalışan ve aradaki resmi evrak işlerini halleden aracılardan oluşur. Ve tüm hizmetlerin karşılığında %8 komisyon alır. Emlakçı gibi düşünün. https://www.antalya.bel.tr/halden-gunluk-fiyatlar bu linkte ANTALYA HALİNDEKİ günlük fiyatları takip edebilirsiniz. Bu fiyatlar Çiftçinin SATIŞ fiyatıdır. Çiftçiden daha ucuza alıp üzerine kar koyulmuş rakamlar ASLA olamaz. Bu rakam üzerinden %8 aracı, yaklaşık %4’te HAL MÜDÜRLÜĞÜ kesinti yapar. Kalan çiftçiye ödenir.
Dediğim gibi ben en uzun zinciri yazdım. İşletmenin kapasitesine göre ürününü Antalya’dan, Mersin’den kendi getiren esnaf da var, (Migros gibi) üretim yaptığı yere yakın olan manava, markete doğrudan satan çiftçi de var. (Bu yasak, ciddi cezası var) Yani bir çiftçi ürettiği ürünü Hal Müdürlüğü dışında doğrudan pazara, markete dağıtamaz. Ama kendi satabilir. tabi 30 ton domatesi kendi başına nasıl satabilecekse?
Ben oldukça kısa yazmaya çalıştım, yine bir sürü yazı oldu. Bu konu hakkında kamuoyunda bilinenlerin abartmıyorum %90’ı yanlış. Aynı konuda konuşulacak çok daha önemli şeyleri örtbas etmek için ilgi çeken suni bi tartışma.
Son söz olarak; geçen yıl 75 kuruştan, 1 liradan Hıyar satan çiftçi “Allah Bereket Versin” deyip bu sezon tekrar ekim yaptı ama bu sene zaman zaman 4-5 liradan satıldığı halde çaresizce “masraflarını kurtarmadı” deyip gelecek sezon için ekim yapıp yapmama konusunda çok düşünceli. Neden acaba? Bunu iyi düşünmelisiniz…
İyi çalışmalar..
Hal ve meyve/sebze örneği kolay anlaşılabilmesi açısından, zaten komisyonculuk kötü bir şey değil, birçok durumda ticaret ve gündelik toplumsal hayatın devam edebilmesi için gereklilik.
Google örneğindeyse şöyle saçma bir durum var, Google’ın kendisi komisyonculuk hizmeti vermenin masraflarını hiç üstlenmeden arama alanındaki hakimiyetini kullanarak tekrar komisyon alıyor. Bir yerde sanki diğer komisyonculardan vergi kesiyor gibi.
Yemek siparişi için mesela bir tarafta Getir.com olsun bir tarafta Yemeksepeti.com olsun. Bunlar işin masrafını üstleniyorlar. Google’sa diyelim ki bir restoran aramasında “SİPARİŞ VERİN” diye buton koyacak ve burada yer almak için Yemek Sepeti ve Getir.com’dan para isteyecek. Bunu zaten otel aramalarında şimdiden yapıyor.
Arama sonuçlarında da bu ürününü diğer sonuçların hepsinin üstünde göstererek kendi ürünün pazarlamasını yapacak.
Kendi arama motorunu geliştirmezsen elalemin yaptığı her şeye katlanırsın böyle. Yaani kullanın kullandırın.
sene bundan 3-5 sene once, evlenmişim, cocuk dogmus, bir site sahibiyim ziyaretçi zibil gibi, yağıyor, ben yazıyorum çiziyorum, bir gunde 40 saat çalışıyorum, isler tıkırında. sonra google’un gonderdigi trafik azalmaya basliyor, bir sey mi oldu felan derken, anlasiliyor ki once yurtdısında baslamak uzere kendi cektigi sonucları en yukarıda gostermeye baslamis, ama turkiye’de henüz yok bir şeyler. ufaktan kıllanıyorum, ama sonucta bu ozelligi turkiye’ye getirse bile yine de isler gider.
dan turkiye’ye gelir, dan yurtdıında abartır, cocuk krese baslar, masraflar artar, google’un gonderdigi hitler iyice azalir, kafasına gore yok su arama algoritması yok bu arama algoritması diye kıcından uydurdugu guncellemeler gelir, azimle ilerleyen duvarı deler ornegi hepsini cozerim, yine trafigimi elde ederim
bu srada aile huzursuzlanır, karı dırdır etmeye baslar, ama google bu durur mu, o da yapıştırır murat’ın kafasına, bu herkesin bildigi sıfır arama sonuclarında altın vuruşu yapar.
sonuc ya karıyı bosayacaksın, beben ellerde büyüyecek ya devmet memuru olacaksın.
allah belanı versin google.
Buraya duck duck godan gelenler +1’lesin, onların gogleu varsa bizim de beddualarımız var. Erdoğanın onların dolarları varsa bizim de dualarımız varına atfen. dinimiz amin. google da dibine kadar tekeldir.
Meşhur gazetelerimizdeki tıklama tuzağı bir yazı olsaydı nasıl olsa Google’un sonuçlarında yukarıda çıkıyorlar diye şöyle yazarlardı.
Bu yazımızda Google tekel mi, Google tekel oluyor mu sorusuna cevap arıyoruz, internette birçok kişi Google’da Google tekel mi araması yapyor ve bu sorunun cevabını araştırıyor, gerçekten de siz de Google tekel mi diye merak ediyor olabilirsiniz. Google tekel mi öğrenmek için….
Mide bulandırıcılar, bunun suçlusu sadece Google değil, ama Google’da bu çarkın bir parçası.